16 Ağustos 2011 Salı

Arkadaşlar meğer hazırmış...

Biraz samimi olalım mı?

O zaman önce şu "Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ya da başka bir takım olsaydı da söylediklerim değişmezdi" diye başlayan cümleleri artık bırakalım.

Bu cümle ile başlayan ifadeler, kanaatlar yaşadığımız bu sürecin ertesinde o kadar yalan duruyor ki...

Çünkü biliyoruz, bütün bu itibarsızlaştırma, yargısız infaz süreci sadece Fenerbahçe için yapıldı.

Bu kulunuz bugün Aziz Yıldırım'ın ifade tutanaklarını satır satır ezberlemişken, henüz Sadri Şener'in niçin tutuklandığını, kendisine neler sorulduğunu ve sonra neden yurtdışı yasağı koyularak bırakıldığını bilmiyor. Ya da, size sorayım, sizler kümeye düşmesi kesin gözüyle bakılan Mersin İdman Yurdu'nun neyle suçlandığını biliyor musunuz?

Samimi olalım ve itiraf edelim, ki okunabilelim..."Bizi yıllardır sporun her branşında yere çarpan, kurumsallaşmasıyla bizim 10 yıl önümüze geçen Fenerbahçe'yi masa başında da olsa yenme imkanımızı elimizden kaçırdık. Bu suçlamaların, davanın bizi ilgilendiren tek tarafı sahada, pistte, potada, filede, havuzda, sporun her dalında yenemediğimiz Fenerbahçe'yi ayaklarından tutup geriye çekme şansını yakalamamızdı"

Şunu bir kendinize itiraf edebilseniz, vallahi billahi siz de rahatlayacaksınız, biz de...

***********

"Elde şike yapıldığına dair yeterli bir delil bulunmadığından" diye bir giriş yapmışım bir hafta önce Ayaktopu'nda Etik Kurul'unun kararını beklerken...

Sonra da sormuşum yaklaşık 45 gündür Fenerbahçe'ye karşı bir infaz timi oluşturan Berk'lere, Toroğlu'lara, Altan'lara...

"Bu ibare ile başlayacak bir kararı duymaya hazır mısınız?"

Arkadaşlar hazırlarmış...

Hazırlarmış ki, Mehmet Berk Efendi son bir umut taştan su çıkarmak gayesiyle Semih Şentürk'e, Emre Belezoğlu'na saldırabilmiş. Hazırlarmış ki, önceleri sayfa sayfa yazılar yazabilen Toroğlu Beyimiz küçük bir köşede "Tahkim döndürecek" diyerek minik zekasıyla "hedge" yapabilmiş. Hazırlarmış ki, karıcığının eteğinin altına saklanan İbrahim Seten, son nefesinde ortaya çıkıp, ya tutarsa umuduyla "kanıt yok, düşme yok ama ligler dondurulacak" gibi amaçsız, anlamsız bir safsatanın bayraktarlığını üstlenebilmiş.

Gülünesiceler...Hem Kurul kanıt bulamayacak, hem de Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi hakkı gaspedilecek, öyle mi? Artık Fenerbahçe nefreti öyle bir seviyeye çıkmış ki, böyle bir durumda Türk Futbolu'nun UEFA nezdinde maddi ve manevi kayıplarının ne olabileceğiniölçemez hale gelmişler bu fikrin yaratıcıları.

**********


Tabii, arada hazır olmayan arkadaşlar da var...

Mesela Fatih Altaylı'ya ait, linçte en ön safta koşan, sorgu sırasında bütün gazetecilik etiklerini hiçe sayarak Aziz Yıldırım'a ait fotoğrafları yayınlayan Habertürk adlı tefrikamız, kafasına inen "hukuk" adındaki sopayı henüz hissetmemiş, hala raporun satır aralarına anlam yüklemeye çalışıyor.

Onların derdinin ne olduğunu ilk paragrafta özetlemiştim zaten. İlginçtir, etrafımdaki Galatasaray'lılar da ellerinde cımbız Aydınlar'ın konuşmasında aynı ibareye takılmışlar.(Gene bakınız ilk paragraf)

"...bazı müsabakalarda kişilerin eylem ve davranışlarının kulüplere izafesi mümkün olduğu durumlarda spor kulüplerinde şike, şike teşebbüsü, teşvik veya teşebbüsü oluşturduğu kanaatine ulaşmış..."

İfadeleri okuyanlar aslında futbolun içindeki yönetici, futbolcu, menajerler arasındaki grift ilişkilerin ne durumda olduğunu görmüşlerdir. İfadelerin her satırı bir şüphe ya da bir adım ötesi kanaat barındırsa da buradaki kritik nokta bu girişimlerin kulüplerle ilişkilendirilebilmesidir. Zaten Etik Kurul'un hazırladığı raporun ve Aydınlar'ın bu rapora bağlı kalmasının özü bu ilişkilerle ilgili bir kanıtın olmadığıdır. Habertürk Gazetesi, üstlendiği misyonun paralelinde, attığı "şike var, karar yok" manşetiyle, gene yapılan açıklamanın bütün anafikrini bir kenara bırakıp, Fenerbahçe tribünlerinin verdiği tepkinin asıl kaynağı olan yargısız infaz yapan cellat kıvamına ulaşmıştır.

Sonra stadta, arabada, yolda Fenerbahçe'lilerden tepki görünce şaşırmasınlar...


Öte yandan yukarıda cımbızlanan ibare üzerine cellatların akan salyalarını kurutmak gibi olmasın ama, bütün ifadeleri okumuş biri olarak, bu ibare ile Fenerbahçe değil başka bir takımın kastetilmiş olma ihtimalini de hatırlatmak isterim.

Konumuzun özüne dönersek, beklentim Etik Kurul'un şüpheli maçları da seyredip ondan sonra bir karar açıklamasıydı. Anlaşılan odur ki "kanıt" diye ortaya konan dökümanlar, söylemler o kadar zayıf kalmış, o kadar takımlarla ilişkilendirilememiş ki Kurul maçların detayına girip hakem, gözlemci raporlarını inceleme gereksinimi bile duymamış.

Ama şunu biz Fenerbahçe'liler çok iyi biliyoruz.; "Daha yeni başlıyoruz".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder