30 Mayıs 2011 Pazartesi

Şampiyonluğun Gizli Kahramanları

Şampiyonluğun görünen kahramanları var. 3A (Alex, Aykut, Aziz) ile saymaya başlar, diğer futbolculara, taraftarlara, malzemecisine kadar gideriz.

Ama bir de görünmeyen kahramanlar var.

Mesela Mert Günok. Aslında medya O'nun kahramanlığını Trabzon'da kurtardığı penaltının Fenerbahçe'nin şampiyonluğuna nasıl bir katkı yaptığının hesabını çıkartarak çoktan keşfetti. Ama ben Mert'i sadece çıkardığı penaltı ile bu listeye koymuyorum. Üçüncü hafta Kadıköy'de oynadığımız bir Manisa maçı var ki, aslında o maçta durum 1-1 berabereyken kurtardığı iki pozisyon ligin kader anlarındandır. Ben ayrıca Mert'in ileriki yıllarda "görünmeyen kahramanlıktan" görünen gerçek kahramanlığa" soyunacağı günleri göreceğimden de eminim. Aykut'un hatalarından bir diğeridir Mert'in üzerine kuma alıp kupada Serkan'ı oynatmak.

Bana göre ikinci görünmez kahraman Feridun Niğdelioğlu'dur. Off the record olması gereken bir Aykut Kocaman röportajında, uygulanan çifte standartı belirtmek için Kocaman tarafından söylenmiş "Trabzon'un penaltıları irdelenmeli" cümlesini, kendisinden bekleneceği gibi, gazeteciliğin tüm etiklerini, namus kurallarını yerle bir ederek farklı bir manayı yansıtarak manşete taşıması ile benim ikinci "gizli" kahramanım oldu. Bravo sana büyük (!) gazeteci.

Üçüncü kahramanım, Paranoya. Evet, Trabzon'un ligin devre arasında dokuz puan öndeyken düştüğü ruh haline başka ne ad verilebilir ki? Bir takım dört puan arkasında başka bir takım varken dokuz puan gerisindeki takımdan bu kadar korkar mı? Rakip kulübün başkanı, teknik direktörü "biz şampiyon olacağız" gibi iddialı cümleler kurdu diye "nereden biliyorsunuz da böyle konuşuyorsunuz" diyecek kadar akıl tutulması başka hangi kelimeyle izah edilebilir? Hani "kırk kere söylenince olur" denir ya, alın işte...

Dört, totemler totemler...Benimkiler çok basit ve anlaşılır totemlerdi. Mail grubuna, bloga yazmamak, iş kötüye gittikçe "öldük, bittik" gibi pesimist tweetler atmak gibi...Ya diğer renkdaşlarım? Küçük kızlarını banyoya sokup bütün maç yıkamalar mı istersiniz, arabayla dolaşıp maç bitince radyo açmalar mı? İnanılmaz, ama işe yaradı.

Ve beş, İnananlar. Aykut'a İnananlar. Ben onlardan değildim. Eminim ben nasıl Aykut'a inanmadığım için ilk yarıda alınan kötü sonuçlarla kendimi kandırılmış, aldatılmış hissediyorsam, onlar gelen şampiyonlukla benden daha fazla gurur duymuşlardır. Benden daha fazla sevindiklerini söyleyemem ama o keyfi farklı yaşamışlardır, ki haklarıdır. Onlar da kahraman. Rasyonel bir inanç olduğunu düşünmesem de Fenerbahçe'nin olduğu yerde rasyonelite mi olur zaten?

Last but not the least denir ya; Kizim. Canım kızım. Şu ana kadar beraberliği yok. Bu sene de üçte üç yaptı ve ikinci şampiyonluğunu kazandı. Üstelik Fenerbahçe'liliğini ben etrafta yokken Galatasaray'lı annesine, dedesine karşı kale gibi savunarak. Sonra da gururla çizdiği sarı-lacivert kupa resmi üzerine Aziz Yıldırım'dan şampiyonluk imzasını kaptı.

Bütün gizli kahramanlar. Helal olsun size. bu şampiyonluk sizin ellerinizde yükselir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder