6 Ocak 2013 Pazar

Aykut Kocaman'i nicin sevmiyorum?

Oysa 1 Ekim 2005 gunu Konya'da oynanan Konyaspor-Fenerbahce macina kadar Aykut Kocaman'la ilgili son derece pozitif dusunceler icindeydim. Hicbir zaman "Fenerbahce'nin kendi Fatih Terim'ini yaratmasi" gibi bir fikrin savunucusu olmadigim halde Baris Tut'un kitabini okumus ve heyecanla Kocaman'in yeterli tecrubeye ulasip takimimin teknik patronluguna gelmesini bekliyordum. Zaten Aziz Yildirim'in teknik direktor yeme hoyratligi icinde Kocaman ile bir noktada yollarin kesismesi kacilmazdi.

Ancak Anelka'nin o meshur golunden sonra Aykut Kocaman'in o gune kadar hic yapmadigi gibi bir feveran gostermesi ve hakemlerden en cok cani yanmis takim olan Fenerbahce uzerinden bir sistem elestirisi getirmesi sadece Fenerbahce'ye zarar veriyordu. 1 Ekim gunu yakilan fitil Samsun deplasmanindaki penalti pozisyonuyla birlesiyor, belki de Bicakci federasyonun "Fenerbahce'yi kolluyor" mazeretiyle alasagi edilmesine ve sonu 14 Mayisa uzanan Haluk Ulusoy federasyonunun kurulmasina kadar variyordu.

Bugunku tecrubemizle geriye baksak Kocaman'in 1 Ekim 2005 gunu yaptigi "istifa" tehdidi kimseyi endiselendirmezdi. Kocaman'in bu tehditlerinin ne kadar manipulatif ve oportunist oldugunu bugun net olarak gormekteyiz. Ancak o gun sorgulanmasi gereken Aykut Kocaman'in teknik direktorluk kariyerinde daha once hakem hatasi ile bir mac kaybettigi zaman nicin boyle bir isyan bayragi acmamis oldugu olmaliydi. Ki Anelka'nin golunden sonra Konya'nin hala 2-1 onde olmasi Kocaman'in bu isyanini anlamsizlastirmiyor muydu? Aykut Kocaman 1 Ekim 2005 gunu "araziye uymus" ve Fenerbahce'yi bicaklayarak populer olup kamuoyunda kredi kazanarak tribunlere oynamayi tercih etmisti.

Aykut Kocaman Fenerbahce'ye gelinceye kadarki teknik direktorluk kariyerinde degil hor gorup Fenerbahce'ye yakistirmadigimiz Bulent Uygun'un Sivasspor ile yakaladigi istikrari ve basariyi yakalamak, kume dusen takimla kupa finaline yukselme basarisi gosteren Bulent Korkmaz'in bile arkasinda kaldi. Bu donemde Kocaman karakterin adami Ankaraspor gibi "politik" bir takimin basina gecmekten de gocunmuyordu. Kocaman'in takimlari sadece skor anlaminda degil, sergilenen futbol kalitesi anlaminda da seyredenlere en ufak bir keyif vermiyor, bir farklilikmortaya koymuyordu. Butun bu bos teknik direktorluk kariyerine ragmen Fenerbahce'ye cagirilan Kocaman yaninda Fenerbahce camiasindan birini degil, Galatasaray'li Hasan Cetinkaya'yi tasimaktan geri kalmiyordu.

Kocaman Fenerbahce'ye ilk Sportif Direktor olarak adimini atti. Ancak bu oyle bir pozisyondu ki kendisinin anlasip getirmesi gereken teknik direktor coktan takimin basina gecmisti. Burada kurulan hastalikli yapinin gunahi Aziz Yildirim'in hanesine yazilabilir. Ancak bu yapi nedense "ilkeli" Hocamizi hic rahatsiz etmedi. "Daum'dan sonra teknik direktorsun" vaadi o kadar belliydi ki "Kocaman" karakter bir kere daha ilkelerini unutabilirdi. Aykut Kocaman'in bu "ilkeli" durusu bir sene sonra Daum'la yollari ayirma surecinde de devam ediyordu. Oyle ki Daum'u istifa ettirip ceza odememek icin Yonetimin yaptigi hokkabazliklar surecinde o cok sevdigi, sik sik gostermelik, tribunlere oynamak icin kullandigi "istifa" merciine basvurmak aklina bile gelmiyordu. Teknik tarafta ise devre arasinda ozellikle kanata transfer isteyen Daum'un taleplerini "buyuk takim devre arasi transfer yapmaz" ya da "ihtiyacimiz yok" diyerek iten, ama sene sonunda ilk isi Stoch ve Dia gibi iki kanat futbolcusuyla anlasmak olan ve kendi doneminde her devre arasi yildiz transfer yapmaktan kacinmayan Aykut Kocaman'a bu celiskileri soran olmadi. 2009-2010 yili Aykut Kocaman yuzunden Fenerbahce'nin kacirdigi ilk sampiyonluk olarak tarihe gecmistir. Fenerbahce 2011-2012 yilinda ise gene Aykut Kocaman yuzunden ikinci kere sampiyonluktan olacakti...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder